6 Şubat 2011 Pazar

05.02.2011 BJK1 - Karabük1 ST Süper Lig

İnönüde ligin futbol oynamaya çalışsan ender takımlarından Karabük karşısında çıkarken Guti ve Aurello'nun yokluğunda takımın öne doğru nasıl oynayacağı merak konusuydu. Fernandes özellikle son mactaki parlak futboluyla bu bölgede etkili olması beklenen adamların başında geliyordu. Yine aynı şekilde son macta "Guti vari" paslar atan Ernst ile birlikte orta sahada sorunu çözülecek gibi duruyordu.
Maçın başlamasıyla bir an önce golü bulmak ümidile yüklenen Beşiktaş'ta Nobrenin 3. dk da kaçırdığı gol zor bir maçın gelişinin sanki habercisiydi.
İlerleyen dakikalarda maca konsantre olmayı başaran ve oynamak istediği futbolu tam anlamıyla sahaya yansıtabilen takım Karabük oldu. Bütün takım alan daraltıyor, sahayı çok güzel paylaşıyordu. Bunu kaytarmadan tüm takım olarak yaptıklarından fiziksel dengeleri bozulmuyordu. Kasap ruhlu diğer takımlardan alıştığımızın aksine onlar hücümda kaptırdıkları top sonrasında saçma sapan faullere başvurmuyor 5 - 6 oyuncuyla defansa hücümdan başlıyordu. Adeta Schustere "Hocam bak biz o dediğin şeyi yapabiliyoruz" diyorlardı. Kazanılan toplar Emenike ile buluşuyor ve Emenike de boş alan, dar alan, ortasaha, kanat, altıpas demeden topla buluştugu her pozisyonda defansa ecel terleri döktürüyordu. İbrahim Toraman gibi eski mantaliteli bir defans oyuncusunun tüm hırpalaması ona "sinek vızıltısı" gibi geliyor, omuzdu, itmeydi, çekmeydi banamısın demiyordu. Binbir güçlükle durdurulan bu atakların sonrasında top bir türlü olumlu olarak ileriye taşınamıyordu. Bu durum Schusterin neden Aurellodan vaz gecemediğini bir nebze olsun anlamamızı sağlamıştı. Ernst arkadan aldığı hemen her topta ensesinde baskıyı hissediyor ve bir türlü dönüp ileriye oynayamıyordu. Bu baskı en etkili silahlara topun aktarılmasını imkansız hale getirip kaptırılan topların Karabük adına ataklara dönüşmesine neden oluyordu.
10-55 dk lar arasında bu sekilde seyreden macta 55te gelen golle oyunun dengesi değişti. İlerleyen dakikalarda Quaresma takviyesi biraz daha vites büyütsede bu 1-1 in ötesine geçmeye yetmedi. Son dakilalarda baskı anlamında gereken herşey yapılmıştı. Üstelik Almeida'nın gol oğlu golüne "bitin oğlu" "üvey gol" muamelesi yapmış ve kaale almamıştı. Yani aslında bu mücadele galibiyetide getrirmişti ama "bit oğlu bit" ısrarla yok yok siz 1-1 berabere kalın diyordu.
Oyuncuları değerlendirirsek, Hakan biraz daha ısınmış gibiydi, defans göbeğindeki 2limiz kabus gibi bir forvet karşısında ecel terleri dökse de bundan çok daha kötü olmadığına şükredebiliriz. Sağ kanattaki 2li son maçtaki üretkenliklerinden uzak kaldılar. Aynı şekilde ortasahadan gelen top trafiği Karabük baskısıyla kesildiğinden sol kanatta çalışmaz oldu. Üzülmez bu yeni kadroya hala adapte olmaya çalışıyor ama sanırım bu formayı yavaş yavaş İsmaile kaptırmakta. İlk yarı genel olarak kötü olsakta Fernandesin oyundan uzak kalışı insiyatif almayışı belkide bu çöken iletişimin ana sebebiydi. Belki Fernandes biraz daha Ernste destek olsa ortasahada takımın yediği baskı biraz hafiflemiş olacaktı. Nobre son 2 maçtaki düşüşünden sonra maçın belkide en istekli en faydalı oyuncusu oldu fakat Almeida iki kanadı çökmüş takımda etkili olamadı. Topla buluştuğu noktalar onun stilinden çok Boboya uygundu. Yakaladığı bazı pozisyonlarda bocalaması akıllara Boboyu düşürdü. Skor olarak geriye düşüldüğünde hocanın müdahaleleri gecikmeden geldi. Necip ortasahaya Fernandesten daha fazla hareket getirdi. Quaresma ise hücum girişimlerinin artmasını ve takımın temposunu arttırmasını sağladı. Ama son dakikalardaki tüm bu hareketlilik sonucu değiştirmedi.
Onlarca kayıp puan var, ve hala devam etmekte. Kelle avcılarına verilecek tek bir kelle yok ortada. Böyle durumlarda suçlanacak birileri olmalı ama şu macta 45 cm içerden çıkan topu görmeyen bit oğlu bitten başka neye kızabiliriz? Kalan sağlardan kurduğumuz takım karşısındaki taş gibi takımı yenebilmek için elinden geleni yaptı, Schuster sahadaki takımının üretkenliği yeterli değil diye 2. yarı mantıklı oyuncu değişiklikleri yaparak rakip üzerinde gerekli baskıyı kurmaya çalıştı ve bir çok pozisyon yakaladı. Ama olmadı...
Bu bir şanssızlık mıdır?
O kadar çok oluyor ki "Evet" demeye dilim varmıyor...
Ama en azından artık bu son olsun..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder