31 Ekim 2011 Pazartesi

30.10.2011 BJK:3 - Sivas:1 ST Süper Lig


Yoğun maç trafiğinde görece kolay olan bu maç nedense kafalarda bitmiş, taraftarlar sahada Burak Kaplanı, Mehmet Akyüzü görmek ister bir moda girmişti. Fakat sahaya sürdüğü 11e bakılırsa hoca takımın Kiev deplasmanı, Mersin deplasmanı ve Fenerbahçe derbisi gibi zor maçlar sonrasında yıpranmış olabileceğini görmesine rağmen kadroda Almeida dışında değişiklik yapmaya pek cesaret edememişti. Kayseri maçından bu güne gelene kadar sürekli üzerine koyarak takım olma yolunda ilerledikten sonra bu maçta oturmuş takımla oynamak aslında cazip bir tercihti. Zaten bunu karşılaşmanın ilk yarım saatinde takımın maçın tek hakimi olmasından  da anladık. Fakat özellikle son maçlarda kendini ispatlamak için fazlasıyla efor sarf eden Veli ve genel olarak geçen yılki çizgisinin altında oynayan Necip golden sonra yavaş yavaş işi biraz Ernst üzerine yıkmaya başlamış ve ilk yarının sonlarında sıkıntılı anlar yaşanmasına sebep olmuştu.
İkinci yarıda takımın fiziksel düşüşü dışında birde dalgınlık eseri verilen pozisyonda golü yiyince takım resmen bloke oldu. Sahada öyle bir görüntü vardı ki o penaltı pozisyonu olmasa sabaha kadar maçı çevirmek mümkün olmayacaktı. Neyse ki maç bundan sonra çözüldü 10kişi kalan rakibin son umutlarıda yok oldu ve bir şekilde bu engelde aşılmış oldu. Hocanın maç sonunda bahsettiği pragmatik yaklaşımla bakıldığında ortada kazanılmış bir 3 puan, ligde zirveyi takip ve Kiev maçına hazırlanmak için moral vardı.
Maçta ön plana çıkan olayların başında Q7 polemiğinin biraz daha seslendirilmesi oldu. Önceleri aykırı bir kaç taraftarın forumlardaki isyanıyla başlayan daha sonra "Portekiz Çetesi" diye basında yer bulan. Son zamanlarda hocanın takımda radikal kararlar alıp Guti Fernandes gibi isimleri net bir şekilde dışlamasıyla takım olumlu sonuçlar almaya başladığında tabiri caizse "topun ağzına" gelen Q7 son maçlarda gerçekten faydalı olmak için sanki biraz daha çabalıyor. Fakat sanırım ortada kabul etmesi zor bir gerçek var ki Q7 bu kadar verimi olan bir oyuncu. Ona aşık olan tribünlerin bu gerçekle yüzleşmesi "Mahallenin en güzel kızına aşık olan saf delikanlının onun hafif meşrep olduğunu kabullenmesi" kadar zor ve acıverici. Evet adam yırtınıyor sahada, çalımın en görülmemişini atıyor ortanın en trivelasını yapıyor. Fakat verim değerlerine bakarsak inanılmaz top kayıpları, isabet oranı çok düşük ortalar ve şutlar.. E trivelayla vurunca gol pası olan bir orta o kadar göze hoş geliyor ki birden 4 kişiyi çalımlamaya çalışırken, diğer arkadaşları bom boşken Almeidayı ararken kaptırdığı toplar birden unutulup gidiyor.
Önümüz Kiev maçı ve orada bambaşka bir Q7 izleyebiliriz. Fakat saha içinde doğru kullanmaya başlamazsak önümüzdeki günlerde bu konu hep gündemde kalmaya devam edecektir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder