16 Ocak 2012 Pazartesi

15.01.2012 BJK:3 - Bursaspor:1 ST Süper Lig

Haftalarca takım olma yolunda ilerleyip, bunun zirvesine Stoke ve Manisa maçlarıyla çıktıktan sonra özellikle hücum bölgesinden kan kaybetmeye başlamıştık. En azından defans bloğunda istikrarı koruyor ve zorlanarak da olsa kazanmaya devam ediyorduk. Fakat ligin 2. yarısına Hilbertsiz başlayınca tehlike çanları bu bölge içinde çalmaya başlamıştı. Bursa maçından önceki son antrenmanda Sivok hiç hesapta olmayan bir sakatlık yaşayınca tehlike çanları bu bölge içinde çalmaya başladı. Zira burada Toraman oynayacaktı fakat koca hafta bu derse hiç çalışılmamıştı. Üstelik Toraman ve Egemen tarz olarak birbirine çok benzer oyuncular olmasından dolayı gerek savunmada lider oyuncu eksikliği ve gerekse öne oyundaki yetersizlikleri maça başlamadan önce en tedirgin edici sıkıntımız oldu. Kadroya baktığımızda yine kanat olmayan kanatlarla uçmaya çalışan bir kartal 11i gözümüze çarpıyordu. Neyse ki hoca toprakçılık yapmayıp henüz hiç hazır olmayan Simaoyu yanında oturtmuştu.
Maçın ilk bölümlerinde rakip kalede etkili pozisyonlar yakalamaya başladık ve yavaş yavaş kendisine Guiza muamelesi yapılan suskun golcümüzle golüde bulduk. Bu dakikalarda hatta maçın genelinde belirleyici faktör olmayı başaran Ernst ve Necip performansları dikkat çekiciydi. Ernst alıştığımız mücadele çizgisini korumakla birlikte öne doğru etkili toplar atarak pozisyonların başlangıcında yer aldı. Necip ise son haftalardaki yavan oyunundan silkinmiş bir istek ve güçle oynuyordu. İlk golü nerdeyse yoktan var etmişti. İlk yarım saatte bir çok pozisyon üretmemizde Bursa defansının dengesiz yapısı ve bireysel hatalarıda çok ön plandaydı. Aynı şekilde bizim birlikte oynama tecrübesinden yoksun savunmamız da zaman zaman büyük hatalar yapıyordu. Stoperlerimizden kaynaklanacak bu tip hatalara bir yerde hazırdık, Hilbertin yokluğunda emanetçilik yapan Ekremden de hatalar beklenebilirdi fakat haftalardır o bölgenin değişmezi olmuş hatta yeni dönemde milli takımın bankosu gözüyle bakılan İsmailin belkide Beşiktaştaki en kötü performansı beni çok şaşırttı. Hele hele sarı kart gördüğü  pozisyonda öyle amatör bir müdahalesi vardı ki kırmızı kart görse şu an hakeme değil yine ona kızıyor olurduk. 
Carvalhall kendi açısından bakıldığında tüm çaresizlikler içinde en iyi çareleri bulmaya çalıştı diyebiliriz. Hücumda daha etkili olabilmek adına ısrarla Fernandesi önde tutup ortasahanın gerisine gelmemesini istemiş olacak ki bu ilk topları daha önce alıştığımız gibi sürekli Fernandesle değil Ernstle kullanmaya çalıştık. Tüm sıkıntılara rağmen değerli bir 3 puan almayı başardık. Fakat tabi bir kısım taraftar yine mutsuz, yine öfkeli. Kendi adına sezonun belkide en iyi direncini gösteren Bursa karşısında sadece 10dk tabelada beraberlik yazmış, onun dışında 80dk maçı hep skor olarak elimizde tutmuşuz fakat Egemen maçtan sonra 3lü çektirmeye 20 dk geç gelmiş... Sezon başından beri takımın en önemli isimleri olmuş Sivok-Hilbert-Q7 yok ve buna rağmen kazasız belasız 3 puan almışız fakat Rüştü nasıl olurda topu kucaklarken topun sibobu çizgiyi geçermiş.... İşte bazılarımızın da bunun gibi "büyük" sıkıntıları var Allah onlarada tez zamanda huzur nasip etsin diyelim.
Maçta tribünlerin Ertuğrul hocaya öylesine anlamlı bir göndermesi vardı ki hocanın neden Beşiktaşta kalamadığını bir çırpıda anlatıyordu. Metalist Kharkive 4-1 yenildikten sonra "Hayat devam ediyor" diyen Ertuğrul hocaya Beşiktaşlılar "Ertuğrul üzülme, hayat devam ediyor" diyerek yıllar öncesinden kalma paslı bir kapak hediye etti. 
Geçen hafta sakatlıkların geri dönüşünü temenni ederken bunlara yeni isimlerin eklenmesi tadımızı kaçırdı. Geniş kadronun nimetleri sayesinde yenilmeden yolumuza devam etmeyi bir şekilde becerebiliyoruz. Fakat önümüzdeki günlerde artık gücümüze güç katacak geri dönüşler olmalı yoksa bu kan kaybı dayanılmaz boyutlara doğru gidecek gibi görünüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder